Audi grandsphere concept'i² tasarlarken ana fikrimiz çok özel bir yer yaratmaktı – sadece fazlasıyla geniş ve sessiz değil, aynı zamanda çok rahat birinci sınıf tekerlekli bir salon. Üstelik bu havadar alanın, otomobilin manuel olarak mı yoksa otonom modda² mı sürüldüğüne bakılmaksızın ferahlıktan ödün vermemesi gerekiyordu.

İnsan odaklı tasarımımız, farklı ihtiyaç ve istekleri olan insanları tasarımla ilgili kararlar için karar merci yapıyor. Şimdiye kadar otomobille seyahat ederken, bireylerin otomobilin sunduklarına uyum sağlaması gerekiyordu. Biz böyle olması gerekip gerekmediğini sorguladık. Neden yolcuların içinde nasıl davranacağını ve onunla nasıl etkileşime gireceğini otomobil belirlesin? Kullanıcıların yani otomobil içindeki insanların otomobilde ne yapmak istediklerini belirlemeleri daha iyi olmaz mı? Mesela otonom modda² otomobilin her şeyi kontrol altında tuttuğunu bilerek güven içinde arkanıza yaslanıp dinlenebilirsiniz. Direksiyona geçmek istediğinizde de direksiyona geçersiniz. Tercih sizin. Hatta dijital detoks da yapabilirsiniz. Günlük hayatımızda sürekli olarak ekranlar, bilgi ve içeriklerle çevrili olduğumuzu düşünürsek, kendinize zaman ayırma lüksüne sahip olmanız birinci sınıf bir deneyim değil mi? Audi grandsphere concept'te² gelişmeleri kaçırma korkusu duymanıza gerek yoktur; canınız ne zaman isterse her şey bir hareketle veya göz takibiyle anında aktif hale gelebilir.

Dört Halka'nın diğer otomobilleri gibi Audi grandsphere¹ de insanlar üzerinde üç kademeli bir büyü uygulamayı hedefliyor. Öncelikle dış görünüşüne aşık olacaksınız. Daha sonra içinde olmanın hazzını yaşayacaksınız. Son olarak otomobili kullandıktan birkaç ay sonra, her şeyin en ince ayrıntısına kadar mükemmel bir şekilde yapılmasından dolayı hala yeni şeyler keşfettiğinizi fark edeceksiniz. İşte Audi Design'da bunları başarmak için çalışıyoruz.”

- Maksymilian Nawka, interior designer

Otonom sürüşün² geliştirilmesi, şu anda otomobillerin iç tasarımında gördüğümüz en büyük değişiklik ve insanların yarının mobilite deneyimine ilişkin beklentilerini önemli ölçüde etkileyecek. Şu anda, otomobilin içindeki aktiviteler büyük ölçüde sürüş ile sınırlı kalıyor. Ve bu yakın zamanda değişmeyecek. Ancak otonom sürüşün² ortaya çıkışı, insanlara otomobilde zamanlarını nasıl geçirmek istediklerine karar vermeleri için çok daha fazla özgürlük ve olanak sağlayacak. Bizler yani tasarımcılar için bu, artık sadece bir ürün değil, insanların zamanlarını tamamen benzersiz, yeni şekillerde geçirmelerine olanak tanıyan mobil bir platform tasarladığımız anlamına geliyor. Bu yeni yaklaşımla normalde arkaya özel birinci sınıf deneyim, Audi grandsphere'in² ön koltuklarına da geliyor.

Birinci sınıf bir otomobil deneyimi vaat eden bir iç mekan tasarlarken ferahlık ve konforun çok önemli olduğunu söylemeye gerek yok. Otomobil otonom modda² çalışırken önde oturan insanların mümkün olduğunca fazla alana sahip olmasını istiyoruz. Bu nedenle direksiyon simidi, kullanılmadığında otomobilin ön kısmına doğru muntazam bir şekilde katlanarak gizlenecek şekilde tasarlandı. Direksiyon katlandığı an soldaki koltuk aracın ortasına kayabiliyor. Yani, sürücü en üst düzeyde konforun keyfini çıkarmaya başlıyor. Adeta gideceğiniz yere süzülerek gidiyormuş gibi hissediyorsunuz.

Otomobilin kapısı kapanıp çok sayıda ahşap detay sıcak, çok doğal bir ortam yarattığında bu his daha da artıyor. Yolcular için bu, huzur ve eğlence dolu sıcacık bir koza ile sarmalanmak gibi. Mekanın ambiyansını hiçbir şey bozamaz; çünkü her bilgi parçası çok hafif parıldayan bu ahşap yüzeye yansıtılır. Yolculuk sırasında yolcuların tamamen arkasına yaslanmasını, rahatlamasını² ve hatta bakışlarını otomobilin dışındaki dünyaya çevirmesini istiyoruz. Bunu başarmak için, yalnızca maksimum miktarda doğal ışığın araca girmesini sağlamakla kalmayıp aynı zamanda dışarının neredeyse kesintisiz bir şekilde izlenmesini sağlayan cam bir tavan tasarladık. Böylece yolcular çevreye daha hızlı bir şekilde alışabiliyor.

- James Nissen, interior designer

“Günümüzün lüks otomobillerine baktığınızda en rahat koltukların genellikle arkada olduğunu fark edeceksiniz. Ancak Audi grandsphere concept² otonom sürüş² için tasarlandığından, ön koltuklara da keyifli ve mutlu olma fırsatı tanıdık. Arkada rahat bir koltuk grubu tasarladık ve enerjimizin çoğunu öndeki tekli koltuklara yoğunlaştırdık.

Otonom sürüş modunda² bu otomobil, keyfi yeni zirvelere taşımak için tasarlandı. Bu keyfin sırrı, 60 derece yatırılabilen ön koltuk arkalıkları. Ancak yatay pozisyondayken sık kullanılan kontrollere ulaşmakta zorlanabilirsiniz. Bu yüzden ön kapıların yan taraflarına yerleştirilmiş çok özel MMI temassız tepki sistemini geliştirdik. Dik konumdayken bu sisteme dokunabilir, hissedebilir ve hareket ettirebilirsiniz. Koltuğu yatırdığınız zaman da hareketlerle çalıştırabilirsiniz. Bu büyülü bir şey. Koltukların, özel ses alanları oluşturulmasını sağlayan entegre hoparlörlere sahip konfor kafalıklar, klima kontrolü ve masaj işlevi gibi en gelişmiş teknik özelliklere sahip olduğunu söylemeye gerek yok.

Tasarımcılar olarak bizler için estetik açıdan en büyük zorluk, hem sürüş konumunda hem de yatık konumda göze hoş gelen bir koltuk yaratmaktı. Biz ne yaptık? Yan döşemelerde esnek malzeme kullandık. Koltuğu dik konumdan yatık konuma ayarladığınızda, bu esnek kısım yan tarafı tamamen kaplayacak şekilde esniyor. Tekrar sürüş konumuna kaldırıldığında malzeme, arabaya bindiklerinde yolculara açılan bir perde gibi geriye doğru kayyor. Tasarımcılar olarak bu tür esnek koltukların yaptığı büyüyü seviyoruz.”

- Alexander Bart, seat designer

Audi grandsphere concept² için seçilen renkler ve malzemeler, duygu yüklü bir sadeliği temsil ediyor. Özgün, sürdürülebilir malzemelerle çalışarak sıcak ve davetkar bir atmosfere sahip bir alan yaratmayı hedefledik. Renkleri, malzemeleri ve aksesuarları seçerken, denge ve uyuma büyük önem veriyoruz. Sadelik ve minimalizm çerçevesinde tasarlanmış bir iç mekanın bile belli bir enerjiye, tamamen malzemeler aracılığıyla aktarılan bir duygu karışımına sahip olması gerekir. Otonom modda² iç mekan bir salona dönüştüğünde, malzemeler ön plana çıkıyor. Bu salon hissini yaratmak için, daha büyük yüzeyler doğal, rahat malzemelere sahip olacak ve teknoloji kusursuz bir şekilde iç mekana entegre edilecek şekilde malzeme miktarlarında bir değişiklik olması gerekiyor. Audi grandsphere'de² ekran bulunmuyor. Tüm yolcu bilgileri ahşap bir yüzeye yansıtılıyor. Fiziksel ve dijital arasındaki bu simbiyotik ilişki harika bir etki yaratıyor. Yansıtılan yolcu bilgileri ile ahşap yüzey arasındaki etkileşim, her ikisini de hayata geçiriyor. Kusursuz ve gerçek bir etkileşimden bahsediyoruz.

Audi grandsphere¹ ile ilgili açık ara en bayıldığım şey duygusallık ve olağanüstülük arasındaki denge. Minimalist bir tasarım tarzını duygusal bir kullanıcı deneyimiyle bir araya getiren Audi grandsphere concept'teki¹ renkler ve döşeme, bir evin oturma odasıyla aynı hissi veriyor. Koltuklar, kol dayanakları ve sıkça kullanılmış ahşap yüzeylerin renk şeması ağırlıklı olarak pastel, sıcak gri tonları içeriyor. Koltukların yan desteklerinde ve arkalıklarında çeşitli tonlarda ve malzemelerde görülen Glazed Plum detay rengiyle birleşen palet, mimari, moda ve mobilya tasarımındaki güncel trendlere selam çakıyor. Yolcular için otomobil, kendilerini evlerinde hissettiren malzemelerle dolu oturma odaları gibi olmalıdır.”

– Ann Catherine Lang, renk ve döşeme tasarımcısı