Bir el, sanki bir kadranı çeviriyormuş gibi havada zarif bir hareket yapıyor. Sadece bir bilek hareketiyle el sola doğru kayıyor. Bu, Audi activesphere concept’in¹ tam boy modelinde oturan Audi Kullanıcı Deneyimi Tasarımcısı Christina Huber'in eli. Yüksek teknoloji ürünü gözlüğünü çıkarıyor ve gülümsüyor: “Her şey sezgisel hareketle ilgili; Audi dimensions böyle çalışır.” Christina'nın yanında oturan Audi Artırılmış ve Sanal Gerçeklik Koordinatörü ve Karma Gerçeklik Uzmanı Jan Pflüger de aynı fikirde: “Müşterilerimizi iki yönlü çalışan sensör teknolojisiyle donatıyoruz. Kullanıcılara ihtiyaç duydukları bilgileri sunuyorum. Aynı zamanda, kullanıcıların bununla gerçekte ne yapmak istediklerini de öğreniyorum.”

Christina ve Jan, Audi activesphere concept’in¹ yenilikçi çalışma konseptini geliştiriyor. Grafik kullanıcı arayüzü (GUI) şimdiye kadar olduğu gibi artık sadece sürekli tek bir yerde, ekranlarda veya projeksiyonda gösterilmiyor; doğru zamanda doğru yere sadece iki boyutlu değil, üç boyutlu olarak yansıtılıyor. Karma gerçeklik gözlüğünü taktığınızda, işletim öğeleri üç boyutlu bir alanda görünüyor ve bu alan içinde doğal el kol hareketleri kullanarak içerikle etkileşime girebiliyorsunuz.

Christina: “Bu çalışma konseptinde, seçilen içeriğe dokunduğunuz klasik ekranlar yok. Gözlükler kullanıcının odağında ne olduğunu algılamak için sensörlerden faydalanıyor ve kontrol unsurunu onlara doğru hareket ettiriyor.” Kulağa basit geliyor ama aslında oldukça kompleks. Bir aracın, çevrede ne olup bittiğini anlamak için sensör kullanması aslında standart teknoloji haline gelmiştir. Ancak karma gerçeklik gözlüklerinin sürücüye mekanda yerini tespit etmek için aynı sensör teknolojisini sunması tamamen yeni bir durumdur. Jan: “Mekânsal olarak etkileşim kurmak ve şu anda mevcut olan en gelişmiş karma gerçeklik teknolojisini kullanmak istiyoruz. Sizi gerçek dünyadan izole edecek sanal gerçeklik gözlüklerinin aksine, karma gerçeklik gözlüklerinin şeffaf ekranları aracılığıyla etraftaki dünyayı gerçekten görebiliyorsunuz. Kullanabileceğiniz her türlü bilgi görüş alanınızda gösteriliyor.” Jan çok saygılı bir şekilde gözlüğü kaldırıyor, havada çeviriyor ve her taraftan inceliyor.

Sürücüyü mekanda konumlandıran karma gerçeklik gözlükleri çok sayıda sensör ve kamerayla donatılmıştır. Bunlar çevrenin öğeleriyle birlikte ele alınmasına yardımcı oluyor ve gözlük deneyimini, tüm kontrollerin tam olarak ihtiyaç duyulan yerde görüneceği şekilde programlıyor.

Dahası da var: Sanal kontrol akıllıdır ve kullanıcıya doğru hareket eder. Kullanıcılar etraflarına amaçsızca baktıkları sürece hiçbir şey olmaz. Çeşitli işlemleri mümkün kılan kullanıcı arayüzü öğeleri devre dışı kalır. Ancak kullanıcı gözlerini bu unsurlardan birine odaklanarak ilgi gösterdiğinin sinyalini verirse, sistem daha ayrıntılı bilgiler gösterir ve unsuru hareketlerle kontrol edilebileceği kullanıcıya doğru hareket ettirir. İşte bir örnek: Audi activesphere concept’in¹ kapısında bulunan Audi dimensions bağlantı noktası fiziksel bir unsurdur. Gözlerinizi bu noktaya odakladığınızda, sistem ilginizi kaydeder ve ardından örneğin iç mekanın mevcut sıcaklığını gösterir. Daha uzun süre odaklandığınızda, interaktif hale gelir: Kullanıcı arayüzü öğesi kullanıcıya doğru hareket eder ve sanal olarak kontrol edilebilir. İşiniz bittiğinde, birkaç saniye sonra kaybolur. Alternatif olarak, içeriği elinizle kaydırarak da uzaklaştırabilir ve böylece kullanıcı arayüzü unsurunu uyku moduna geri döndürebilirsiniz. Yani sadece sanal 3D içerikle üst üste bindirilmiş fiziksel unsurlar değil, esnek bir şekilde görüntülenen ve sorunsuz ve rahat bir şekilde kontrol edilebilen akıllı, bağlam tabanlı bir kullanıcı arayüzü mevcuttur. Audi dimensions kullanıcılara odaklanır ve onların ihtiyaçlarını anlar.

Audi activesphere concept’in¹ sol ön koltuğundayken direksiyon simidi görünmez bir konuma geri çekilir. Sürücü kontrolü ele almak isterse, direksiyon simidi görünmez konumundan dışarı doğru döner ve kullanıcı arayüzünün içeriği manuel sürüş moduna ayarlanır. Christina: “Navigasyonda bile, bir kullanım durumuna erişmek için sadece bir simgeye tıklamıyorsunuz, navigasyon haritasıyla üç boyutlu olarak etkileşime girebiliyorsunuz. Farklı bilgi seviyeleri için farklı katmanlar var ve bunlar ilginizi çeken şeylere göre kademeli olarak atar.”

Örneğin dağ bisikleti veya kayakla doğayı keşfetmek için araçtan ayrıldığınızda, patika ağları, rampa eğimleri veya sınırlı görüş uyarıları gibi ilgili bilgilerin görüntülenebilmesi için gözlükleri takmaya devam edebilirsiniz.

Jan: “İlk kez böyle bir teknolojiyi aracınızla etkileşim kurmak ve işlevlerini kontrol etmek için kullanabilmenizi sağlamakla kalmıyor, bunun çok ötesine geçiyoruz. Nihayetinde araç, gelecekte görmeyi umduğumuz şeylere hazır bir dijital karma gerçeklik platformudur: Araca biniyorum ve aracı MR gözlükleri aracılığıyla kontrol etmek bana çok normal geliyor. Araçtan iniyorum ve kayak ya da dağ bisikleti gibi gözlüklerin de destek vereceği aktivitelerime devam ediyorum. Bu kusursuz deneyimi mümkün kılan araç benim genişletilmiş yol arkadaşım.” Geleceğin aracı, gerçek dünyayı bağlam tabanlı sanal içerikle zenginleştiren bir ekosistemin içine yerleştirilmiştir.

Geleceğin bu teknolojisi, tasarımcıların hayal bile edemeyecekleri bir kullanıcı deneyimi yaratmalarını sağlıyor. Christina Huber: “Aracın kendisi, görünür bir bilgisayar teknolojisi olmadan işleyen bütünsel bir iyi hissetme alanıdır. Yine de akıllıdır; ancak sadece arka planda. Kontrolleri sadece karma gerçeklik gözlüklerini taktığımda, hayata geçiriyorum.”

Bu, gelecekte araç tasarımı için tamamen yeni olasılıkların önünü açıyor. Tasarımcılar artık kontrollerin fiziksel olarak nereye yerleştirilmesi gerektiğini düşünmek zorunda kalmayacak. Araçta nasıl ve nerede oturursanız oturun, ister salonda ister yatar pozisyonda, karma gerçeklik gözlükleri ile tüm kontrollere erişilebilirlik her zaman garantidir. Böylece tamamen farklı tasarım dilleri düşünülebilir ve tamamen yeni bir iç tasarım mümkün hale gelir. Gelecek yenilikçi olmaya devam ediyor.