Sanat üzerine beş tez

Elli yedi yaşındaki Christian Boros bir medya girişimcisi ve yayıncı ama sanat onun için vazgeçilmez bir tutku. 18 yaşında ilk sanat eserini satın aldı. Bugün Boros, Almanya'daki en büyük çağdaş sanat koleksiyonlarından birine sahip. 2003 yılında Berlin'in Mitte semtindeki II. Dünya Savaşı döneminden kalma Reichsbahn sığınağını satın aldıktan sonra, onu dünyaca ünlü bir sanat galerisine dönüştürdü.
2008 yılından bu yana 3.000 metrekarelik bir alana yayılmış koleksiyonundan farklı eserler sergiliyor. Üstelik Berlin'deki Freunde der Nationalgalerie'nin (Ulusal Galeri Dostları) Mütevelli Heyeti'nde yer alan Christian Boros, Grimme Enstitü'nün danışma kurulu, Fondation Beyeler'in Committee of Patrons ve Art Basel'in Global Patrons Council üyeliği görevlerini yürütüyor. Sanatçıları fikri yeniliklerin öncülüğünü yapan düşünce liderleri olarak gören biri olarak, felsefesini sanatla ilgili beş tezde özetliyor.
1. Sanat bir bakış açısı.
“Rönesans'tan önce sanatçılar esas olarak yetenekli zanaatkarlar olarak görülüyordu. 15. yüzyıldan itibaren sanat, kaliteli bir ürün olmaktan ziyade özgünlüğü nedeniyle giderek daha fazla takdir edilen bir şeye dönüştü. Sanat hakkında sormamız gereken temel soruların şunlar olduğuna inanıyorum: Bir sanatçı ne düşünür? Akıllarında ilk sırada ne yer alıyor? Olaylara bakış açıları ne? Bir yapıtın kavramsal gücü, anlamı ve ideolojik konumu, sanatçının fikirlerini hayata geçirme yeteneği ile birlikte onu anlamlı hale getirir.”

2. Sanat başta anlaşılmaz.
“Genellikle toplum, bir sanatçının eserinin kıymetini yaratıldığı zaman anlamaz. Bunun nedeni, sanatın gerçekten yeni bir şey yaratmak uğruna geleneklerin dışına çıkmasıdır. Sonuç olarak da bu eser, bilinen estetik standartlarla ölçülemez. Skandal etkisi yaratıcı ve kışkırtıcıdır çünkü algısal sınırları zorlamanın ve yenilik yapmanın tek yolu budur."
3. İyi sanat özneldir.
“Bir eserin yaratıcısı olan sanatçı, onu imzalayarak üzerine izini bırakır. “İşte bu benim” diyecek kadar cesurlardır. Hiçbir sanatçı gerçeklerle veya nesnel ifadelerle ilgilenmez. Sanatçılar özgürdür ve kendilerinden başka kimseye hesap vermezler. Sanatçıların etrafındakileri algılama biçiminden biz de bir şeyler öğrenebiliriz. Açık bir toplum, farklı sanatçıların farklı öznellikleriyle ilişki kurarak bugüne dair yeni fikirler edinebilir. “Öğrenmek” ve kişisel ufkumuzu genişletmek derken bunu kastediyorum.”

4. Sanat güzel midir?
“Sanatın çevreyi, evinizi veya bir müzeyi güzelleştirmesi gerekmiyor. Sanat ne bir süs eşyası ne de hayatı güzelleştirme aracı. Ve sanat bir zanaat değil. Her şeyden önce sanat, şimdiye ait bir bakış açısı ve sanatçının bunu çok sayıda farklı araç vasıtasıyla kişisel olarak ifade etme biçimidir. Bir sanatçının bakış açısını ifade etme şeklini mutluluk verici, sinir bozucu, akıllara durgunluk verici, teşvik edici veya etkileyici bulabiliriz ama bu asla sadece güzel kelimesiyle anlatılabilecek bir şey değildir.”
5. Sanat her zaman dürüst olmalı.
“Sanat, modanın veya trendlerin kölesi olmamalıdır. Bunun yerine, bir sanatçının kendini ifade etme biçimini inandırıcı ve benzersiz bir şekilde sunmak ve görselleştirmek gibi bir amaca hizmet etmelidir. Sanatın toplumu zenginleştirmesinin, sınırları zorlamaya yardımcı olmasının ve hem bugün hem de yarın için gerçek fikirler vermesinin tek yolu budur.”
Conversations on Progress: Henrik Wenders, Christian Boros ile buluşuyor
