Julius, Formula E yarışlara hatırı sayılır bir imaj kazandırdı. Audi şimdi Formula E'den ayrılıyor ve Dakar Rallisi'ne katılıyor: Bu çelişki yaratmıyor mu?

Audi, Formula E'de yarışan ilk premium Alman üreticiydi ve seri, son yıllarda bir tür dönüşüm geçirerek bize eşlik etti. Ancak e-mobilite bizim için artık geleceğin değil, bugünün vizyonu. Bunun en iyi örneği, bu yılın başında piyasaya sürülen ve günlük kullanım için tasarlanan ilk tamamen elektrikli yüksek performanslı Audi RS e-tron GT’dir. Dakar Rallisi şimdi bize bir ilki gerçekleştirme fırsatı sunuyor. Burada amacımız TFSI motor ve jeneratör içeren enerji dönüştürücü sistemli elektrikli güç aktarım mekanizmasının ortaya çıkmasını sağlayan teknolojimizi tanıtmak ve bu teknolojiyi zorlu koşullarda kullanılmak üzere daha da geliştirmek.

Ancak Formula E ile ralli arasında çok fazla manevra alanı var gibi görünüyor: Neden bu uç noktayı seçtiniz?

Çünkü uçlarda yaşamak bizi gerçekten heyecanlandırıyor. Audi, motor sporlarında her zaman daha önce kimsenin cesaret edemediği şeyleri yapmaya cesaret etmiştir. Dört tekerlekten çekiş sistemi, 1980'lerin başında ralli sporunda devrim yarattı. Audi ayrıca 24 Hours of Le Mans yarışlarında ilk kez hibrit bir yarış otomobiline zafer kazandırdı. Dakar projesi için, zorlu koşullar altında kullanılabilecek elektrikli çekiş konseptlerimizi daha da geliştiriyoruz. Audi RS Q e-tron'da¹, elektrikli güç aktarım mekanizmasını TFSI motor ve jeneratörden oluşan bir enerji dönüştürücü sistem ile bir araya getiriyoruz. Kesin olan bir şey var: Bu otomobil, yarışlarda şimdiye kadar kullandığımız teknolojik açıdan en zorlayıcı otomobil oldu.

Bu sürüş konseptini diğerlerinden ayıran nedir?

Bu otomobilin güç aktarım mekanizması elektrikli. Çölde şarj istasyonu olmadığı için yenilikçi bir şarj konsepti tercih ettik: Audi RS Q e-tron'da¹, bize arka arkaya iki kez DTM'yi kazandıran TFSI motor kullanıldı. Bu motor, sürüş sırasında yüksek gerilimli bataryayı şarj eden enerji dönüştürücü sisteminin bir parçası. Buradaki düşünce; bataryanın, elektrikli çekiş sisteminin ve içten yanmalı motorun çeşitli bileşenlerini akıllı bir şekilde birbirine bağlamak ve zorlu koşullarda ideal şekilde etkileşim kurmalarını sağlamak.

Bir ralliyi yarış pistiyle çelişecek kadar farklı yapan nedir? Bu büyünün kaynağı nedir?

Karşılaştırma yapmak zor. Motor sporları her zaman hassas ayar ve mükemmellik kelimeleri ile özdeşleşmiştir ancak elbette farklar var. Örneğin rallide tümsekler, çukurlar, su birikintileri gibi farklı yüzeylerde marifetlerini sergilemek önemlidir; Dakar Rallisi'nde kum ve kum tepeleri bizim için apayrı bir mücadele olacak. Ayrıca yarış neredeyse iki hafta sürüyor. Her gün 800 kilometre, hatta bazen daha da fazla yol kat ediliyor. Yol tutuşta sıkıntı yaşamayan teknoloji, başka zorlukların da üstesinden gelebilir.

Ama bunun gibi bir proje Audi Sport’un efsanevi başarı geçmişini kısmen tehlikeye atmaz mı?

Rekabeti göze alanlar kaybetme riskini de alırlar. Ancak eski bir atasözünün de dediği gibi “Korkak bezirgan ne kar eder ne ziyan”. Girişimci ruh bugüne kadar Audi'ye hep başarı getirdi. Dakar Rallisi'nde de böyle olacağına inanıyorum. Mühendislik becerilerimize ve birçok insanın imkansız olduğunu düşündüğü şeyleri mümkün kılma yeteneğimize güveniyorum. Benim için bu “ilerlemedir”.

Bir bakıma Audi Sport kupa dolabındaki son boş yeri de doldurmak mı istiyorsunuz?

Dakar Rallisi, motor sporlarındaki en büyük mücadelelerden biri olacak. Ancak her şeyden önce bir otomobil üreticisi olarak bize, gelecekteki seri üretim otomobiller için otomobil yarışı koşullarında yeni teknolojileri test etme fırsatı sunuyor. Bugün çoğu yarış serisi çok sıkı bir şekilde düzenleniyor. Bu nedenle, muhtemelen daha sonra serinin gelişmesini de hızlandırabilecek yenilikler için çok az fırsat ortaya çıkıyor.

Peki Dakar Rallisi farklı mı?

Teknik düzenlemeler sayfalarca. Bununla birlikte, Dakar Rallisi'nde “Vorsprung durch Technik” kavramını gösterebileceğimiz çok daha fazla fırsat var. Mesela Formula E'den farklı olarak kendi bataryalarımızı kullanabilir ve süreç içinde daha da geliştirebiliriz. Özellikle batarya teknolojisi ve enerji yönetimi, e-mobilite için en büyük gelişme potansiyeline sahip.

Audi RS Q e-tron¹ hakkında konuşalım. Audi 2022 yılının Ocak ayında otomobili lanse edecek: Sizce geliştirme sürecinde karşılaşılan en büyük zorluklar nelerdi?

Her şeyden önce, bir yarış otomobilinin geliştirilme süreci pratikte asla sonlanmaz. Geliştirme süresinin kısa olması başlı başına bir zorluk. Bir yıldan daha kısa bir süre önce Dakar Rallisi gibi zorlu bir mücadeleye katılmaya karar verdik. Otomobili göz önüne alarak amaçladığımız şeyler son derece karmaşık ve zahmetli. Pandemi de bazı şeyleri iyice zorlaştırdı. Otomobili planladığımız gibi dünyaya tanıtmayı başarmış olmamız ilk başarı ve kayda değer bir ekip çalışmasıdır. Şimdi test süreci başlıyor. Ve böyle devam ediyor.

Süre baskısı, zorluk, talepler: Sizin ve ekibinizin kendinizden şüphe duyduğunuz bir an oldu mu?

Nispeten geç bir aşamada, bize çok fazla zaman ve enerjiye mal olan kural değişiklikleri oldu. Motivasyonu yüksek ve kendine güveniyle bu tür zorlukların üstesinden gelen ekibimle gurur duyuyorum.

Özet olarak: Dakar Rallisi otomobili neyi temsil ediyor?

En zorlu koşullara dayanabilecek geleceğin teknolojisini temsil ediyor. Bir yarış otomobilinde slogan şudur: Önce işlev, sonra biçim. Ancak tasarım ekibimiz, çalışarak ulaştıkları yüksek seviyeyi bir kez daha kanıtladı; çünkü bizim Audi RS Q e-tron'umuz¹ harika görünüyor ve önceki Dakar prototiplerine göre tüm dikkatleri fazlasıyla üzerine çekiyor.

Tüm teknolojiye rağmen, bu zorlu görevi üstlenecek pilot ekiplerini nasıl buluyorsunuz?

Dünyanın en iyi ralli pilotlarına yeni bir meydan okuma sunarak: alternatif bir çekiş konsepti ile Dakar Rallisi'nde direksiyonun arkasına geçme ve sıralamada birinci gelerek kazanma. Bu, ralli dünyasını yerinden oynatacak türden bir şeydi. Tüm zamanların en başarılı Dakar Rallisi pilotlarından biri olan Stéphane Peterhansel, çok sayıda Dakar Rallisi galibi ve Dünya Ralli Şampiyonu Carlos Sainz. Her ikisi de projemizi ilk duydukları an heyecana kapıldılar. Geçmişte Mattias Ekström ile Audi Sport'ta büyük başarılara imza attık; kendisi dünyanın en yetenekli pilotlarından biridir. Çok miktarda hızın yanı sıra, herkes ekibimize büyük miktarda bilgi ve motivasyon da getiriyor. Aynı şey, Dakar Rallisi'nde giderek daha önemli bir rol oynayan yardımcı pilotları için de geçerli.

Son bir soru, geçmiş rallilerdeki başarı anılarını canlandırmak istiyorum: Sizce 1980'lerin ralli efsanesi Walter Röhrl, Audi RS Q e-tron'u¹ ilk gördüğünde neler düşünecek?

Eminim bu konseptin, tıpkı dört tekerlekten çekiş sisteminin zamanında yaptığı gibi otomobili değiştirme potansiyeline sahip olduğunu anlayacaktır.