İlerleme ile ilgili beş tez

New York’ta yaşayan Julia Watson Avustralya doğumlu bir peyzaj mimarı, tasarımcı, akademisyen ve çok satan bir yazardır. İnsanlar ve araziler için yeniden yabanlaştırmada uzmanlaşmış bir peyzaj ve kentsel tasarım atölyesinin yanı sıra, antropoloji, ekoloji ve inovasyonun kesişim noktasında çalışan bir tasarım stüdyosu işletmektedir. Julia, Sürdürülebilirlik, İnovasyon ve Gelecek sektörlerinde sistemik bir değişim tasarlayarak ve uygulayarak, küresel sürdürülebilirlik hedefleri içeren misyonlarına uyum sağlamaları için Fortune 500 şirketleriyle çalışmaktadır. Kendisi, Harvard ve Columbia Üniversitesi’nde uzman olduğu şehir planlaması alanında ders veren bir öğretim üyesiydi. Julia, artık bir öğretim üyesi değil, ancak üniversitelerde ve dünya çapındaki birçok diğer enstitüde düzenli olarak dersler veriyor ve sadece akademik dersler vermekle kalmıyor, aynı zamanda kâr amacı güden ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve tasarım festivalleri için açılış konuşmaları yapıyor. Julia iklim dayanıklılığı için doğa kaynaklı Lo-TEK (yerel bilgilere dayanan teknolojiler) alanında önde gelen bir uzmandır. Julia’nın dünya genelindeki sergilere katkıda bulunan Lo-TEK çalışmaları, Venedik Bienali ve Londra Tasarım Müzesi dahil olmak üzere, birçok etkinlikte sergilendi. Bu sohbet serisinde, Julia Watson ilerleme ile ilgili beş tezi kullanarak kendi duruşunu açıklıyor.

1. İnsanlar doğanın bir parçasıdır
“Geleneksel açıdan, insanlar, daima, kendilerini doğadan üstün görmek yerine, doğanın bir parçası olarak değerlendirdi. Bu gezegendeki geleneksel rolümüz tüm yaşam biçimlerini korumaktı, ancak yaşamı korumak yerine, ona karşı en büyük tehdit haline geldik. Biyolojik çeşitliliği, tasarım için kurucu bir temel olarak kullanarak, on binlerce yıldır süregelen geleneksel rolümüzü gerçekleştirebiliriz.”

2. Simbiyotik sistem düşüncesi ile hayatta kalma
“Bugüne dek bizi doğadan üstün gören ve yalnızca Avrupa merkezli teknolojilerle yol gösteren koloniyal teknoloji mitolojisi yanlıştı. Doğa ile aramızdaki mesafenin şekillendirdiği dar bir teknoloji görüşü ile devam etmek yerine, teknolojinin Aydınlanma mitolojisinin insanlık için yalnızca ilerlemenin yollarından biri olduğunu ve tek yolu olmadığını kabul etmeliyiz. Bu gezegendeki yaşamın nasıl evrim geçirdiğine dair anlayışımızı en uyumlu olanın hayatta kaldığı bir durum yerine en simbiyotik olanın hayatta kaldığı bir duruma dayandırmalıyız. Metabolik sürecin, ekolojik sistem düşüncesinin ve ortak yaşamın bir tasarım aracı olarak kullanımı, gelecekte çevremizi tasarlama şeklimizi değiştirecek. “
3. Radikal yerlicilik ile tasarım
“Geleceği tasarlamak için geçmişe bakabiliriz. Tasarımın iklim değişikliğine uyum sağlamak için neo-koloniyal yaklaşımı yıkması gerekiyor. Tasarımcılar, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliği ile ilgili düşünme biçimimizi şekillendirmek için, yeni bilgiler ve diyaloglar yaratma becerisine sahip yerel felsefelerin keşfi vasıtasıyla bilgiyi yeniden inşa etmeyi savunmalıdır.

4. Yerel değerlerle uyumlu tasarım
“Ekstrem iklim koşullarından doğan teknolojiler ile ilgili çeşitli inançların ve çok sayıda mitolojinin şekillendirdiği birçok fikirden ilham alabiliriz. Kuşaklar arası düşünceyle bağ kuran bir tasarım, karşılıklı ödün vermeye razı olma, bir yerin ruhunu zenginleştirme, tüm yaşam biçimlerine, dünya görüşlerine ve inanç sistemlerine saygı gösterme dahil, yerel kültürlerin şekillendirdiği bir dizi dünyevi değere dayanan baskın bir küresel kültürü yeniden hayal etmeliyiz.

5. İklim değişikliğine karşı çözümler zaten mevcut
“Toplumla ve çevreyle bütünleşen iklim çözümlerinin, geniş bir ölçekte, en etkili dayanıklılık biçimleri olduğu kanıtlanmıştır. Bunlar, sel, yangın, kuraklık, deniz seviyesi yükselmesi ve şiddetli hava koşulları gibi bugün de karşı karşıya olduğumuz aynı krizlere müdahale etmek için, kuşaklar boyunca değişen ve aktarılan inovasyonlardır. Çevrelerine inanılmaz bir şekilde iyi bir uyum göstermekte ve biyolojik çeşitliliği korumada kilit bir rol oynamaktadırlar. Lo-TEK, sürdürülebilir, iklime dirençli altyapılar üretmek amacıyla, bu yerel çözümlere dair bir anlayış yaratmayı hedefleyen bir harekettir. “
Sohbet serileri: Spencer Reeder Julia Watson ile tanışıyor
