“Kimse dünyayı tek başına kurtaramaz”

Dr. Recknagel, beş yıldır Audi'de Çevre Koruma Başkanlığının yanı sıra Audi Çevre Vakfı'nın Genel Müdürlüğünü ve Sözcülüğünü yapıyorsunuz. Başınızı kaşıyacak vaktiniz yok gibi.
Gezegenimizin sağlığına daha fazla önem verilmeye başlanmasıyla yapmamız gereken işler arttı. Ancak şimdiden iyi ilerlemeler kaydettik; bu endüstrinin de üzerine düşeni yapması gerektiğini erkenden fark ettik. Sonuçta Audi Çevre Vakfı en fazla on iki yıldır faal. O zamanlar çevre, bugünkü kadar gündemde değildi.
Bay Copeland, siz de gezileriniz ve fotoğraflarınız aracılığıyla sürdürülebilirlik konusunda farkındalık yaratmaya ve iklim değişikliğine dikkat çekmeye fazlasıyla zaman ayırıyorsunuz. Dünya nasıl?
Buna cevap vermek için eskiden kutup bölgelerinden başka bir yere bakmamıza gerek olmadığını söylerdim, karşı karşıya olduğumuz dönüşümlerin başlangıç noktaları orası. 2009 yılında ilk kez Kuzey Kutbu'na yürüyerek gittim. Ergenliğimden beri hayalini kurduğum bir şeydi. 2017'de bunu tekrar denedim ve şimdi 2021'de, Arktik Denizi'ni kaplayan buzlar eridiği için artık Kuzey Kutbu'na kara yoluyla, yani yürüyerek gitmenin mümkün olduğunu sanmıyorum. Arktik Denizi, iklim değişikliğinin en görünür olduğu yer. Beş ve altı yaşındaki kızlarımın hiçbir zaman Kuzey Kutbu'na yürüyerek ulaşamayacaklarını biliyorum çünkü üzerinde yürüyecek yeterli buz olmayacak. Orada olanları yakından izlememiz gerekiyor çünkü kutup bölgelerinde meydana gelen şeyler gezegenin geri kalanında olacakların habercisi. Başka bir deyişle, sıfır noktası artık herkesin çevresinde; dünyanın her yerinde daha ciddi ve sık bir şekilde iklim trajedileri yaşanıyor.
Endüstri çevreyi korumada nasıl bir rol oynuyor ve Audi gibi şirketler ne gibi sorumluluklar taşıyor?
Recknagel: Endüstri, insan kökenli iklim değişikliğinin hızlandırıcı faktörlerinden biri olduğu için çözüm bulma konusunda da kilit bir role sahip olması gerekiyor. Endüstri, gelecekte net karbon nötrlüğüne¹ ulaşmak için gereken teknolojileri geliştirme ve uygulama kapasitesine sahip. Sorumlu bir firma olan Audi, Paris Anlaşması uyarınca küresel sıcaklık artışını iki derece ile sınırlamanın yanı sıra üzerine düşeni yapma konusunda son derece kararlı.
Copeland: Değişim üç grup aracılığıyla gerçekleşiyor: seçilmiş yetkililer, iş paydaşları ve medya ile müşterilerden oluşan kamuoyu. Bu üç grup ayak bileklerinden birbirlerine zincirlenmiş olduğundan, aralarındaki en yavaş gruptan daha hızlı hareket edemezler. İnsanları karmaşık mekanizmalar yönlendirir, ancak konfor muhtemelen en belirgin olanıdır. Hepimiz rahatımızın yerinde olmasını ancak bunun bize çok pahalıya mal olmamasını istiyoruz. İşte algoritma bu. Bu kısıtlamalardan bir şekilde somut çözümler çıkarmaya çalışmak iş dünyasının ve seçilmiş yetkililerin görevi. Net sıfır karbon emisyonuna sahip ulaşım aracı tasarlamak çok kolay bir hedef. İnanılmaz bir teknolojiye ve mükemmel güvenilirliğe sahip Audi, mevcut çok sayıda çözümden sadece biridir. Yönetmeliklere sadece tepki vermek yerine bunların ötesinde işler başararak ulaşımda köklü bir değişim yapabileceğimize yönelik bir umudum var.
¹Audi net karbon nötrlüğünü, ürünlerimiz veya faaliyetlerimizin neden olduğu CO₂ emisyonlarıyla ilgili diğer olası azaltma önlemlerinden yararlanmış olmasına rağmen araçlarımızın tedarik zinciri, üretimi veya geri dönüşümüyle bağlantılı olarak kalan ve/veya halihazırda önlenemeyen ancak en azından miktar olarak, dünya çapındaki gönüllü tazminat projeleriyle dengelenen CO₂ emisyonlarının bulunduğu bir durum olarak tanımlıyor. Bir aracın çalışması sırasında (yani aracın müşteriye teslim edildiği andan itibaren) ortaya çıkan CO₂ emisyonları dikkate alınmamaktadır.
¹Audi net karbon nötrlüğünü, ürünlerimiz veya faaliyetlerimizin neden olduğu CO₂ emisyonlarıyla ilgili diğer olası azaltma önlemlerinden yararlanmış olmasına rağmen araçlarımızın tedarik zinciri, üretimi veya geri dönüşümüyle bağlantılı olarak kalan ve/veya halihazırda önlenemeyen ancak en azından miktar olarak, dünya çapındaki gönüllü tazminat projeleriyle dengelenen CO₂ emisyonlarının bulunduğu bir durum olarak tanımlıyor. Bir aracın çalışması sırasında (yani aracın müşteriye teslim edildiği andan itibaren) ortaya çıkan CO₂ emisyonları dikkate alınmamaktadır.
"
Orada olanları yakından izlememiz gerekiyor çünkü kutup bölgelerinde meydana gelen şeyler gezegenin geri kalanında olacakların habercisi."

Geniş anlamda, insanlar genellikle çevreyi korumanın karbon emisyonlarını sınırlandırmakla aynı şey olduğunu düşünüyor. Çevrenin korunması için bu yeterli mi?
Recknagel: Hayır, hiç değil. Bu nedenle Misyonumuz:Sıfır çevre programı, yaşadığımız zamanda gezegenimizin sağlığına yönelik en ciddi dört tehdidi ele alıyor. Kuşkusuz, çokça vurgulanan ve vahim bir sorun; ancak karbonsuzlaştırmanın iklim değişikliğini sınırlamadaki rolü bu işin yalnızca bir yönü. 2025 yılına kadar Ingolstadt, Neckarsulm, Brüksel, Györ ve San Jose Chiapa'daki ana fabrikalarımızın net sıfır karbon emisyonuna¹ sahip olacağını öngörüyoruz. İkinci hedefimiz su kullanımını azaltmak. Yağmur suyu ve döngüsel ekonomilerden yararlanarak üretimde içme suyu kullanımını giderek azaltmayı planlıyoruz. Üzerinde durduğumuz üçüncü konu kaynakları korumak. Sadece ambalaj malzemelerini en aza indirmekle kalmayıp, üretimimizde malzeme geri dönüşümünü en üst düzeye çıkarmak için kendimize net hedefler belirledik. Çevre programımızın temel ayaklarından dördüncüsü, Audi'nin tüm ana üretim tesislerinde bu tür projeleri uygulayarak veya daha da genişleterek biyoçeşitliliği teşvik etmek.
Copeland: Bu beni, ekoloji ile ekonomiyi birleştiren ve teşvik edildiğini görmek istediğim toplumsal bir tutuma ulaştırıyor. Şunu demek istiyorum; 21. yüzyılda çevre ve ekonomi birbirinden bağımsız var olamıyor. Ancak, bence yaşanabilir bir çevre olmadan insanlık kesinlikle gelişemez. Ve yine bence nedeni oldukça iyi anlaşıldığı ve çözümler bulunduğu sürece, sistematik bir kriz yaşadığımızı kabul etmemiz son derece önemli.
Net sıfır karbon emisyonuna¹ sahip ulaşım sisteminin yanı sıra karbon yakalama, karbon vergisi ve onu toprak altına yerleştirmeyi gerektiren karbon tutma, çevreyi korumak için kritik öneme sahip.
Üstelik tüm işletmelerin karbon gidermeyi eşit derecede hedeflemesi gerektiğine inanıyorum. Yenilenebilir enerji üreterek ve bunu tüm dünyaya dağıtarak gezegeni yenilememiz gerekiyor.
¹Audi net karbon nötrlüğünü, ürünlerimiz veya faaliyetlerimizin neden olduğu CO2 emisyonlarıyla ilgili diğer olası azaltma önlemlerinden yararlanmış olmasına rağmen araçlarımızın tedarik zinciri, üretimi veya geri dönüşümüyle bağlantılı olarak kalan ve/veya halihazırda önlenemeyen ancak en azından miktar olarak, dünya çapındaki gönüllü tazminat projeleriyle dengelenen CO2 emisyonlarının bulunduğu bir durum olarak tanımlıyor. Bir aracın çalışması sırasında (yani aracın müşteriye teslim edildiği andan itibaren) ortaya çıkan CO2 emisyonları dikkate alınmamaktadır.
¹Audi net karbon nötrlüğünü, ürünlerimiz veya faaliyetlerimizin neden olduğu CO2 emisyonlarıyla ilgili diğer olası azaltma önlemlerinden yararlanmış olmasına rağmen araçlarımızın tedarik zinciri, üretimi veya geri dönüşümüyle bağlantılı olarak kalan ve/veya halihazırda önlenemeyen ancak en azından miktar olarak, dünya çapındaki gönüllü tazminat projeleriyle dengelenen CO2 emisyonlarının bulunduğu bir durum olarak tanımlıyor. Bir aracın çalışması sırasında (yani aracın müşteriye teslim edildiği andan itibaren) ortaya çıkan CO2 emisyonları dikkate alınmamaktadır.
"
İklim değişikliğinin etkilerini sınırlandırabiliriz ve sınırlamamız gerekir."
Audi gibi bir şirket çevresel sorumluluklarını yerine getirmek için ne gibi özel önlemleri alabilir?
Recknagel: 360 derecelik bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Elektrikli mobilite bizim için çok önemli bir rol oynuyor, bu nedenle 2025 yılına kadar tamamen elektrikli 20 model sunmayı planlıyoruz. Bununla birlikte bir aracın karbon ayak izini belirlemek, birkaç aşamaya yayıldığı için çok karmaşık bir süreç haline geliyor. Bu nedenle, çevre üzerindeki etkimizi değerlendirirken bir aracın geliştirme aşamasından, tedarik zincirine ve fabrikalarımızdaki üretim sürecine kadar tüm yaşam döngüsüne bakıyoruz. Ancak tam bir yaşam döngüsünün operasyonel aşamayı, iadeyi ve geri dönüşüm yoluyla kaynak geri kazanımını da içerdiğini unutmamak lazım. Araç yaşam döngüsünün her aşaması için özel çözümler gereklidir. Bizim için üretim, etkimizi sınırlama konusunda son derece önemli bir yere sahip. Çünkü burada, kendi alanımızda; sahip olduğumuz geniş olanaklar sayesinde dizginleri ele alma ve sonuçlara ulaşma şansına sahibiz. Ayrıca aldığımız tüm önlemlerin dalga dalga yayılma şansı var, çünkü tedarikçilerimiz ve sağlayıcılarımız için üretim aşamamızdan itibaren bir tür rol model görevi görüyoruz.
Peki Audi ne kadar yol kat etti?
Recknagel: Aldığımız önlemler olmasaydı ana fabrikalarımızdaki emisyon seviyelerinin olacağı değerle karşılaştırıldığında, fabrikalarımızda net karbon nötrlüğü¹ elde etme yolunda iyi bir ilerleme kaydettik. Örneğin, çatılardaki fotovoltaik sistemler sayesinde Brüksel fabrikamızda üretim 2018 yılından bu yana net karbon nötr¹ seviyesinde. Bir başka örnek de Macaristan, Györ'deki Audi tesisi. 160.000 metrekareden fazla alanı kaplayan 36.000'den fazla güneş pili ile Avrupa'nın en büyük çatı güneş enerjisi sistemlerinden biri. Üstelik bir jeotermal sistem, tesisin ısıtma ihtiyacının yüzde 70'inden fazlasını karşılıyor. Yeşil elektrik ve diğer müdahaleler ile Ingolstadt, Neckarsulm ve Meksika San José Chiapa'daki fabrikalarımızda da oldukça kayda değer işler başardık. Aslında Ingolstadt, 2012 yılından bu yana yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektrikle çalışıyor.
Audi'nin yaptıklarını nasıl değerlendirirsiniz Bay Copeland?
Copeland: Audi gibi bir otomobil üreticisinin 2026'dan itibaren küresel pazarda sadece elektrikli tahrik sistemine sahip yeni modeller piyasaya süreceğini duyurması önemli bir gelişme. Bu noktada tüm yönetmeliklerde belirtilenlerden fazlasını yapmamızın ve stratejilerimizi doğanın ihtiyaçları doğrultusunda çalışacak şekilde yeniden düzenlememizin son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Aksi takdirde başarılı olamayız. Audi demek yenilik demek. Almanların lüks ve teknoloji üretme geleneğine uygun olarak, Audi kendisini farklı kılmayı başarmıştır. Audi'nin teknolojik yenilikler için önder olacağını düşünüyorum.


Dr. Recknagel, siz Audi Çevre Vakfı'nın Genel Müdürlüğünü yapıyorsunuz. Vakıf bu bağlamda nasıl bir rol oynuyor?
Recknagel: On iki yıl önce Audi Çevre Vakfı'nı kurma kararı, Dört Halka’nın doğal dünyayı koruma konusunda sahip olduğu kararlılığın bir kanıtı. Yenilikçi teknolojileri sürdürülebilir bir gelecek inşa etmede araç olarak gören Çevre Vakfı onların yaratılması için bir buji görevi görüyor. Çalışmalarımızda üzerinde durduğumuz alanlardan biri de doğal kaynakları korumaya yönelik çevreci yenileme projelerini teşvik etmek.
Copeland: Ve günümüz teknolojisini bu kadar heyecan verici yapan şey, işte bu fikir alışverişi. Şirketler, temel olarak üst düzey inovasyonu teşvik eden ve bünyesinde barındıran sağlam fikirlere sahip girişimlerle yakından ilgilenmeli ve onlarla etkileşime geçmeli. Bazı sektörlerde açık kaynak teknolojileri yaratmamız da çok önemli çünkü uygun bir fiyata daha düşük CO₂ ayak izine sahip daha iyi performans gösteren çözümlere acilen ihtiyaç var.
İlerlemek hepimizi etkiliyor. Ve bence herkes ilerleme kaydederse, herkes fayda sağlar. Aksi takdirde, sadece zaman kaybederiz, ve bu bize gezegen genelinde ağır bedeller ödetir.
Sürdürülebilirlik terimi genellikle, belki de çok sık, bu bağlamda tartışılıyor. Sürdürülebilirlik yorgunluğunu nasıl önleyebilir ve insanlara harekete geçmeleri için nasıl daha fazla ilham verebiliriz?
Copeland: Yenilenmenin sürdürülebilirlikten daha güçlü bir terim olduğuna inanıyorum; sürdürülebilirlik hafif kalmaya başladı. Ayrıca yeterli de değil. Bu noktada sıfır emisyon elde etmeyi değil, daha çok karbon gidermeyi hedefliyoruz. Bu, karbonu yalnızca sıfırlamak değil, daha fazla oksijen üretmek ve daha fazla karbon emmek anlamına geliyor. Bunu ileriye dönük bir zorunluluk olarak görüyorum. Sıfırın altında bir hedef belirlememiz gerekiyor. Veriler çarpıcı olduğundan, medyayı verilerle beslemek de yorgunlukla mücadele etmek için iyi bir strateji. Halkı bilim konusunda eğitmekte hala yetersiz kalıyoruz.
Recknagel: Sürdürülebilirlik teriminin bugünlerde oldukça fazla kullanıldığı doğru. Sürdürülebilirliğin sadece çevrenin korunmasını değil, ekonomik ve sosyal bileşenleri de kapsadığını hatırlamakta fayda var. Önümüzdeki yıllarda dünyanın karşı karşıya kalacağı kuşkusuz en büyük zorluklardan biri olan küresel ısınmayla mücadele için karbonsuzlaştırma önlemlerini uygulamaya koyma sorumluluğu elbette endüstriye düşüyor. Ancak, giderek daha fazla insanın çevrenin korunmasıyla ilgili gösterilen çabalarda işbirliği yapmaya veya kendi güçleri yettiğince doğayı koruma konusunda daha istekli olduğunu fark ediyorum. Bu harika bir şey. Bana göre insanları süreklilik arz eden bir taahhütte bulunmaya teşvik etmek için, onları kendi davranışlarının ve yaşam tarzlarının yan etkileri üzerinde düşünmeye zorlamalısınız. Daha sonra onları değişiklik yapma konusunda motive etmeli ve son olarak da çevresel projeleri desteklemeye teşvik etmelisiniz. Kesinlikle herkesin kendince katkıda bulunabileceğini ve bulunması gerektiğini düşünüyorum.

Sebastian Copeland ve Dr. Rüdiger Recknagel
Sebastian Copeland, keşif gezileriyle iklim değişikliğine dikkat çeken bir kutup kaşifi, fotoğrafçı ve sözcüdür. Ona birçok ödül kazandıran çalışmaları onu Kuzey Kutbu, Antarktika, Grönland ve başka yerlere götürdü. Maceracı her iki kutba da yürüyerek ulaştı. Bay Copeland'ın Audi ile ortaklığı sonucu elde ettiği başarıları arasında, markanın 2021 Greentech Festival standında fotoğraflarının sergilenmesi yer alıyor.
Dr. Rüdiger Recknagel, çevrenin korunması üzerinde duran birkaç pozisyona sahip. Audi Grubu’nda 2016 yılından bu yana Çevre Koruma Başkanlığı görevini sürdürüyor. Aynı zamanda Audi Çevre Vakfı'nın (Audi Stiftung für Umwelt GmbH) Yönetim Kurulu Sözcüsüdür.
Süreç mühendisliği alanında doktora derecesine sahip olan çevreci, 1994 yılından bu yana Audi'de çalışıyor. Kariyeri boyunca Dr. Recknagel, ana fabrikanın boyahanesinde çeşitli modellerden sorumlu olduğu Ingolstadt tesisinde üstlendiği Kalite Kontrol Müdürlüğü gibi çeşitli görevlerde bulundu.
Ancak coşkulu çevrecilik, değişimi tek başına yeterince hızlı etkileyemez.
Recknagel: Avrupa Birliği Yeşil Anlaşmasının sadece bir örnek olduğu mevzuat ve yönetmeliklerin, zemin olduğunu söylememiz gerekiyor. Çevrenin korunması konusunda yasalara uyumu sağlamak işimin önemli bir parçası olsa da, Audi Çevre Vakfı'nın insanları motive etmedeki rolü göz ardı edilemez. Kimse dünyayı tek başına kurtaramaz. Audi gibi bir şirket bile büyük resmin sadece küçük bir parçası. Önemli olan bir şeyler yapmak, doğru kararlar vermek ve bir şekilde katkıda bulunmak.
Doğru kararlar vermekten bahsetmişken, toplum olarak bu konuda ne kadar başarılıyız?
Recknagel: Sanırım harekete geçmede oldukça geç kaldık. Ancak iyimser biri olarak, iklim değişikliğinin etkilerini kesinlikle başarıyla sınırlayabileceğimize inanıyorum. Bunu yapmamız gerekiyor. Hasarın bir kısmı geri alınamasa da hala kurtarılmaya değer çok şey var. Bunu kendime misyon edindim ve büyük ihtimalle bir fark yaratabileceğimize inanıyorum.
Copeland: İklim değişikliğini durdurmak için bir şansımız var mı? Çok mu geç kaldık? İlerleme kat etmemişsek, evet. Ancak değişim için asla geç değil. Bence burada önemli olan hedefleri geçecek şekilde hareket etmek. İlerlemeye devam etmemiz gerekiyor.
Bu yüzden uzun süreli ilerlemeye ihtiyacımız var. Bu sizin için ne anlama geliyor?
Recknagel: Ekosistemlere daha fazla yüklenmek yerine üzerlerindeki baskıyı en iyi şekilde azaltan teknolojilerden yararlanmamız gerekiyor. Sadece emisyonları azaltmak ve karbon nötrlüğü elde etmek yeterli değil. Her şey eşitken, son yıllarda atmosfere salınan fazla CO2'yi de gidermeliyiz. Teknolojinin sağladığı avantajlara ek olarak, her yaştan insanı çevreyi korumanın önemi konusunda duyarlı hale getirmemiz gerekiyor. Mesela biz çalışanlarımızı yeşil gönüllülük projeler başlatmaları konusunda teşvik ediyoruz. En iyi ihtimalle, bu sosyal çevrelerini harekete geçirir ve etkisi sürdürülebilir bir şekilde büyür.
Bu da bizi Audi'nin “Gelecek bir tavırdır” sloganına getiriyor…
Copeland: Evet. İklim krizini çözecek her şey gösterilen tavra bağlı. Geleceği kucaklamak, korkularımıza meydan okumak demek. Cesaret demek. Katılım demek. Sorumluluk demek. Yatırım demek. Ve umut demek. Tüm bunlar birlikte bizi cesur, yeni bir geleceğe taşıyacak ve geçmişle bağları koparacak dönüşümü harekete geçiren motor görevi görüyor.