Fuar merkezinin koridorları henüz tamamen boşalmadı ancak Sunnie Jaye Groeneveld acele etmek zorunda. Münih’te Bits & Pretzels’de Audi için Gold Stage’in moderatörlüğünü yaptıktan sonra, şimdi Zürih’e geri dönmesi gerekiyor. Groeneveld’in Audi Q4 e-tronu dışarıdaki şarj istasyonunda bekliyor. Birkaç saatlik şarj işlemi eviyle arasındaki yaklaşık 350 kilometrelik mesafeyi katetmek için yeterli olmalı. İsviçreli Groeneveld “En azından uygulamanın bana dediği bu” diyor. Çantalarını ve tüm gerekli eşyalarını mavi Navarra Audi Q4 Sportback e-tron'a yerleştirirken “Deneyimlerime göre de öyle.” diye ekliyor.

Sunnie Groeneveld çok fazla seyahat ediyor. Kabaca tahmin ettiğine göre “Yalnızca otomobil ile yaklaşık 15.000 kilometre.” Dijitalleşme onu ve o dijitalleşmeyi harekete geçiriyor. 2013’te,  İsviçre’nin dijital dönüşüm alanındaki en büyük sektörler arası girişimi olan “digitalswitzerland”ın ilk genel müdürü oldu. Bugün, 34 yaşındaki Groeneveld sadece moderatörlük yapmıyor, aynı zamanda beş İsviçreli şirkette yönetim kurulu üyesi, bir kitap yazarı ve son olarak, “Inspire 925” danışmanlık şirketinin genel müdürü.

Audi Q4 Sportback şimdiden onun ikinci e-tron modeli, gerçekte ise şimdiye kadar sahip olduğu ikinci otomobil. Bundan önce, Sunnie Groeneveld, çoğunlukla araç paylaşımını kullandığını ve hatta bugünkünden çok daha sık bir şekilde tren kullandığını itiraf ediyor. Başka bir otomobil onun için bir seçenek değil. “Çoğunlukla, otomobil ile seyahat ettiğimde trendekinden daha esneğim. Ama otomobili ben sürdüğümde, mümkün olduğunca sürdürülebilir bir şekilde seyahat etmek istiyorum.” Groeneveld’in bize anlattığına göre, yakın çevresinde e-mobilite alanında bir öncüydü. “Audi’den ilk elektrikli otomobilimi aldığımda, evde bir şarj seçeneğine sahip değildim” diye açıklıyor. Apartman için otuz park yeri vardı ama tek bir şarj istasyonu yoktu. “Şehirde randevularım varken, bu fırsatı kullandım ve otomobilimi bir kapalı otoparkta şarj ettim.” Sonra mülk sahipleri toplantı yaptı ve Sunnie Groeneveld aniden bu davanın kazananı oldu. Bugün, mahallesindeki her otopark bir şarj istasyonu ekleme seçeneğine sahip.

İsviçreli Groeneveld kendi otomobiline sahip olmanın getirdiği esnekliği takdir ediyor. Onu mobil ofisi olarak görüyor. Dolayısıyla, aracı hakkında konuştuğunda, bu çoğunlukla bağlanabilirlik veya uygulamanın kullanım kolaylığı hakkında oluyor. Kendisinin de ifade ettiği gibi, akıllı telefonunu Audi Q4 ile “sorunsuz bir şekilde” otomatik olarak bağlayabilme özelliğini özellikle takdir ediyor. Bununla birlikte, mobilite ile kişinin bulunduğu ortam arasındaki bağlanabilirlik “halen çok erken dönemlerinde.” Groeneveld’in açıkladığına göre bu çoğunlukla aracı şarj ederken bariz bir hale geliyor. Groeneveld “Altyapı ve kullanıcı arasındaki iletişim söz konusu olduğunda, kesinlikle geliştirilmesi gereken noktalar var.” diye sözlerine devam ediyor. Pratik deneyim ile iyileştirmeler geliştirmek için tekrarlanan bir yaklaşım sürdürmeyi önemli buluyor. “Bu dijital projelerin DNA’sıdır ve tüm mesele bu.” Otomobille uzaklaşırken şunu itiraf ediyor: “Ve neticede bu çoğu durumda işe yarıyor.”

Mobilite ve dijitalleşme Sunnie Groeneveld için aynı madalyonun iki yüzüdür. Arayüz optimizasyonu ve dijital ekosistemler halen geliştirilmesi gereken unsurlardır. Yale mezunu sözlerine şunu ekliyor: “Ancak gelişim süreci doğru yönü gösteriyor.”